Bayar: “Anavatana güveniyorduk… 20 Temmuz 1974’te bizim için o gün güneş kuzeyden doğdu”

Bayar, Barış Harekatı ile ilgili görüşlerini paylaşırken, “Ya Taksim, ya ölüm” tezinin TMT’nin parolası olduğunu ve 20 Temmuz 1974’te bu inancı yaşadıklarını vurguladı. Anavatana duydukları güvenin o gün gerçek olduğunu söyleyen Bayar, harekatın hayatlarının en mutlu ve unutulmaz günü olduğunu ifade etti.

1955’ten 1974’e Kıbrıs’ta Yaşananlar

Rumlar ve Türkler arasındaki çatışmaların 1 Nisan 1955’te başladığını belirten Bayar, 1974’e kadar Türk halkının dış dünyayla bağlantısının kesildiğini, ilaç, doktor, hastane gibi temel ihtiyaçlara erişim sağlanamadığını, üreticilerin ürünlerini Lefkoşa’ya getiremediğini anlattı. Bayar, bu süreçte 103 köyün terk edildiğini, Rumların Türk köylülerine işkence yaptığını ve özellikle 1964’te büyük katliamlar yaşandığını söyledi.

Haber Galerisi

Türk Halkının Çektiği Acılar ve Barış Harekatı

1974’e kadar Kıbrıs Türk halkının büyük acılar çektiğini ve yaklaşık 2 bin şehit verdiğini belirten Bayar, harekat başladığında Kıbrıs Türklerinin küçük bölgelerde muhasara altında olduğunu ancak mukavemetin devam ettiğini ifade etti. Akritas Planı’na göre Rumların Lefkoşa’yı 48 saatte almayı planladıklarını söyleyen Bayar, Türkiye’nin eninde sonunda geleceğine inandıklarını ve Rum’un insafına terk edilmeyeceklerini bildiklerini vurguladı.

Barış Harekatı’nın Sonuçları ve Gelecek Beklentileri

Bayar, 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Türk halkının birinci sınıf vatandaş olma hakkını elde ettiğini ve KKTC’nin doğduğunu belirtti. Barış Harekatı’ndan bu yana 50 yıl geçtiğini, bu sürede köprülerin altından çok su aktığını söyleyen Bayar, Kıbrıs Türk halkı için geri dönüş olmadığını ve ileriye bakılması gerektiğini ifade etti. Bayar, KKTC’nin tanınmasının önemli olduğunu ve bu yönde daha sağlam adımlar atılması gerektiğini vurguladı.

1963-1974 Arası Yaşananlar ve Kişisel Deneyimler

Bayar, 1963-1974 yılları arasında yaşananların hayatlarında çok etkili olduğunu ve öğretmenlik mesleğini kaybedip cephede savaştığını anlattı. İlk katliamın Ayvasıl’da olduğunu belirten Bayar, Rumların Türk köylülerini EOKA’cılara ihbar ettiğini ve canlı canlı gömdüğünü söyledi. Bu dönemde ambargolar uygulandığını ve bu ambargoların 60 yıldır devam ettiğini ifade etti.

Erenköy Mücadelesi ve Barış Harekatı’nın Nedenleri

1963 ve 1964’te yaşanan Erenköy mücadelesine değinen Bayar, Şehit pilot Cengiz Topel’in Erenköy’de esir alındığını ve işkenceyle şehit edildiğini anlattı. Bu olayın ardından Türkiye’deki hükümetin Kıbrıs’a müdahale kararı aldığını ve Barış Harekatı’nın gerçekleştiğini belirtti. Bayar, Barış Harekatı’nın yalnız Türklere değil, Rumlar ve Yunanistan’a da barış getirdiğini vurguladı.

1975 Viyana Nüfus Mübadele Anlaşması ve Sonrası

1975’te Viyana’da nüfus mübadele anlaşması imzalandığını söyleyen Bayar, bu anlaşma ile iki ayrı devletin ortaya çıktığını belirtti. Bayar, 50 yıl süren görüşmelerde Rumların her şeye hayır dediğini, buna rağmen Avrupa Birliği ve dünyanın onların yanında durduğunu, Kıbrıslı Türklerin ise uluslararası toplumdan dışlandığını ifade etti.

Gelecek Vizyonu ve Tanınma Çabaları

Bayar, Kıbrıs’ta kalıcı çözümün iki devlet temelinde olduğunu ve bu yönde adımlar atılması gerektiğini vurguladı. KKTC’nin tanınmasının, şehitlerin hakkının ödenmesi anlamına geleceğini belirten Bayar, devleti her ne pahasına olursa olsun yaşatma borcu olduğunu söyledi. Bayar, güvenlik konusunda KKTC’nin emin ellerde olduğunu ve Anavatan Türkiye’nin her zaman yanlarında olduğunu ifade etti.

Sonuç ve Temenniler

KKTC halkının mutlu ve devletine bağlı olabilmesi için yöneticilere, hükümete ve idarecilere görevler düştüğünü söyleyen Bayar, Anavatan Türkiye ile bağların güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Barış Harekatı’nın 50. yılında tüm şehitlere Allah’tan rahmet dileyen Bayar, KKTC’nin tanınması ve yaşatılmasının önemli olduğunu vurguladı.