Enflasyon neden düşmüyor? Merkez Bankası’ndan faiz artışlarına rağmen beklentilerin üzerinde enflasyon!

5 Şubat’ta açıklanacak olan Ocak ayı enflasyon rakamının, geçen yılın aynı ayında kaydedilen yüzde 6,5’lik oranı aşması bekleniyor. Yeni yılın başlamasıyla birlikte, yönetilen ürün fiyatlarındaki artışlar, vergi yükselişleri ve ücret artışlarının etkileri enflasyon patikasını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, Ocak ayında hız kazanan kurdaki değer kaybının devam etmesi durumunda enflasyonist baskıların daha da artması bekleniyor.

Yayın: 31.01.2024 - 20:00

112 kez okundu

Enflasyon neden düşmüyor? Merkez Bankası’ndan faiz artışlarına rağmen beklentilerin üzerinde enflasyon!

Koç Üniversitesi’nden Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile yapılan enflasyon tahminine göre, ana senaryoda Ocak ayı enflasyonunun geçen seneki gibi yüzde 6,5 gelmesi bekleniyor. Bu durumda Ocak itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 65’te kalmaya devam ederken, Mayıs ayında yüzde 72 ile zirve yapması beklenen enflasyonun yıl sonunda yüzde 49 seviyesine gerilemesi öngörülüyor.

Ancak, baz senaryodan daha düşük (yüzde 5,5) bir enflasyon rakamı gelmesi durumunda Mayıs ayındaki zirve yüzde 69’a düşerken, sene sonu enflasyonunun yüzde 44’e gerilemesi “iyi senaryo” olarak değerlendiriliyor.

Öte yandan, eğer baz senaryodan daha kötümser bir şekilde Ocak enflasyonu yüzde 7,5 gelirse, Mayıs ayındaki zirve yüzde 75’e çıkarken, yıl sonu enflasyonunun yüzde 54’e yükselmesi “kötü senaryo” olarak belirlenmiş durumda.

Merkez Bankası Kararları ve Beklentilerin Gerisinde Kalışı:
Genel seçimlerin ardından yazılan bir makalede, yüzde 8,5 seviyesindeki politika faizi ve yüzde 40’lardaki enflasyona bakılarak yeni ekonomi ekibinin takip edebileceği “güvercin” ve “şahin” iki senaryo paylaşılmıştı.

Şahin senaryoda, önden yüklemeli 25-30 puan faiz artışının, politika faizini pozitif seviyelere yaklaştırabileceği ve sonrasında 40’ları aşan seviyelerde tutulması durumunda kur seviyesi ve enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabileceği vurgulanmıştı.

Ancak, yeni Merkez Bankası ekibinin izlediği patika, bu iki senaryonun karışımı oldu. Faizlerin nihai seviyesi, şahin senaryoda belirtilen yüzde 40’ların üzerinde, yani yüzde 45 seviyesinde gerçekleşti. Ancak, 8 ay önce yüzde 35’lerde seyreden Haziran 2024 enflasyon beklentileri, bugün yüzde 70’lere ulaşmış durumda.

Merkez Bankası, beklentilerin üzerinde faiz artışına rağmen neden daha kötü bir enflasyon performansı ile karşı karşıya kaldı? Bu sorunun tek bir cevabı yok ve katkı veren faktörleri sıralayacak olursak:

  • Faiz Artışlarının Kademeli Olarak Yapılması: Özellikle 7,5 puanlık ilk faiz artışından sonra faiz artış miktarının 2,5’e çekilmesi ve ancak Temmuz’dan sonra tekrar doz artışına gidilmesi, merkez bankasının elinin ne kadar bağımsız olduğu konusunda soru işaretleri yarattı. Ayrıca, kademeli faiz artışları yabancı sermaye girişini geciktirince enflasyon beklentileri kontrol altına alınamadı.
  • İletişimin Zayıf Kalması: Diğer kaynaklarda da belirtildiği üzere Merkez Bankası ve üst düzey ekonomi yönetiminin “faiz artışı” ifadesini kullanma konusunda çekingen bir tavır göstermesi ve bunun yerine “parasal sıkılaştırma” gibi muğlak ifadelerin tercih edilmesi, merkez bankası bağımsızlığının sorgulandığı bir ortamda soru işaretlerinin devam etmesine neden oldu.
  • Tekrar Bir U-dönüşü Olacağı Endişesi: Ekonomi politikalarındaki geçmiş U-dönüşlerine dikkat çekilen yazıda, merkez bankasının mevcut şahin duruşunun ne kadar uzun soluklu olacağı endişesiyle, enflasyonla mücadele konusundaki beklentilerin mevcut sıkı duruşun gösterdiği iyileşmeyi yansıtmadığı belirtiliyor.
  • Düşük Faiz Politikalarının Birikimli Etkileri: Mayıs 2023 sonrasında atılan sıkılaştırma adımlarının etkileri beklenirken, Mart 2021-Mayıs 2023 dönemindeki düşük faiz ortamının bugünkü harcama iştahına olan destekleyici etkisinin devam ettiği vurgulanıyor.
  • Dolaylı Vergiler ve Zamlar: Maliye politikasında beklenen vergi reformunun gerçekleşmemesi, bütçe disiplinini sağlamak adına dolaylı vergi artışlarının enflasyonu tetiklediği, seçim döneminde ertelenmiş yönetilen ürün fiyat artışlarının ise enflasyonist baskıları artırdığı belirtiliyor.
  • Uzun Vadeli Faktörler ve Yanılgılar: Yazı, enflasyonun yüksek kalmasının uzun vadeli faktörlere bağlı olduğu yanlış anlamalara da değiniyor. Üretkenlik artışının eksikliği, gıda sektöründeki aracılık sorunları ve etkin olmayan ulaşım faaliyetlerinin yanı sıra, kamuda tasarruf ve vergi reformu ihtiyacının uzun vadeli etkiler olduğu vurgulanıyor. Ancak, yazının ana odak noktası, kısa vadeli faktörlerin, para politikasındaki sıkılaşmaya rağmen enflasyonun kontrol altına alınamaması.

Yorum Yaz

Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır. (0)

Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş Yap