Polis devlet gücünün temsilcisidir.

Toplum güvenliğinin de en temel öğesidir. Bu sözleri içtenlikle yazıyorum.

Geçtiğimiz gün meclis önünde yapılan eylem ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum.

Mümkün olduğu kadar kısa ve öz anlatmaya çalışacağım.

Elbette belediye emekçilerinin haklarına halel gelmemesi önemliydi, iş ve aşlarını kaybetmemeleri ve de eylem yapma haklarını kullandılar buraya kadar sorun yok.

Ama o gün orada hak aramanın dışında başka şeyler de oldu. Ben anlatayım.

Eylemlerini gayet insani şekilde yapanların arasına karışan ve daha önce yapılan bazı eylemleri sabote eden kişiler de vardı.

Adını o sıralarda bilmediğimiz ve sonradan örendiğimiz M.Ö isimli şahıs gibi.

Polis aracını yerinden oynatmaya kalkanlar, polisi görevi başında darp etmeye kalkmaları kabul edilebilir bir şey mi? Kimin veya kimlerin vicdanı kabul edebilir ki, böyle bir durumu.

Daha önce yapılan bir eylemde bir polisin memuruna taş atarak yaralanmasına sebep olmuş ve hükümlü olarak cezasını çekmiş ama ıslah olmamış olsa gerek ki, oradaki tartışma anında benzer bir şeyi yumruk atarak yapmaya kalktı. Lefkoşa Polis Müdürü Yardımcısı Ali Adalıer, o karmaşaya müdahale etmesi bir foto muhabiri tarafından servis edilince polis şiddet uyguladı adamın boğazını sıktı gibi haberler bir anda neredeyse meclisin de eylemin de önüne geçti. Ama gerçek öyle değildi. Gerçek M.Ö isimli şahsın kan alıştığı kan dökme ve sabote etme girişiminin önüne geçilmesiydi.

O anın görüntülerini saniye saniye Gündem Kıbrıs’ta yayınladık. İyi ki, çekmişiz ve gerçeğin aslında sizlere gösterilmek istenmesinden farklı olduğunu gösterdik. Peki orada sizler başka neleri görmediniz biraz da onlardan bahsedelim.

İŞTE SİZİN GÖRMEDİKLERİNİZ ….

Görevi başında eylemcilerin de sesini duyurmak için çalışan gazetecilerin arbede sırasında ezildiğini biliyor muydunuz?

Peki ya bazı eylemcilerin meclise doğru içi su dolu şişeleri fırlattıklarını ve o şişelerden birinin yine bizim personeli yaraladığını?

Bilgisayarlarla o anda yerinden canlı canlı haber giren editör arkadaşları yumurtalarla yıkadıklarını?

Meclis önünde kalan ve gece ilerledikçe içip içip saçmalayanları gördünüz mü ? Alkol tabi şişede durduğu gibi durmuyor…

Ya meclisin önünden ayrılırken yolda yürüyen üç dört eylemcinin “hade burdan da kerhaneye” dediklerini?

Peki ya, Çevik Kuvvet dediğiniz özel kuvvetler polislerine yumurta atılmasına, tahrik edilmelerine rağmen orada öylece hareketsiz durduklarını?

Polis Genel Müdürlüğüne bağlı diğer tüm polislerin bir gün önceki nöbetlerinden izinsiz bir şekilde orada beklediklerini?

Eve gitmediklerini mesela dinlenmediklerini ellerine tutuşturulan birer sandviçle bütün gün ve gece  görev yaptıklarını biliyor muydunuz?

Hem de niçin, meclis kapısını kırmasınlar diye mi sanıyorsunuz?

Hayır, kapının önünde kendilerine küfürler yağdıran, şişe fırlatan, yumurta atanların da güvenli bir şekilde eylemlerini yapmaları için.

Bir de tabi tüm bu yazdıklarımın dışında eylemlerini gerçekten işsiz aşsız kalma korkusuyla yapan ve bir taşkınlık yapmadan orada olan emekçiler vardı.

Herkes bilmelidir ki, bastırılmayan veya bastırılamayacak bir eylem veya isyan yoktur. Çünkü bir grup insanın devletten daha güçlü olmasına imkan yoktur. Bugün orada polis ve özel kuvvetler bir operasyon yapmadıysa bu sadece iyi niyettendir, bunu acizlik olarak görmek yapılabilecek büyük en büyük aptallıktır.

FOTO: 10 Yıl Önce belediye emekçilerinin eyleminden bir kare ... Fotoğrafta Ahmet Soyer o zamanlar memurdu. Geçtiğimiz günkü eylemde de oradaydı