Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırıyoruz. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz. Veri politikamız ile ilgili aklınıza takılan tüm soruları iletişim formu üzerinden bizlere sorabilirsiniz.
Gündemi yakala, kullanıcıların ve yazarların haberlerini takip et!
Son Dakika
Yemek Tarifleri
Diğer
Gazeteler
Bölgelere Göre
İnteraktif
Bağlantılar
Siyasiler
Bizi Takip Edin
Yayın: 09.02.2024 - 16:02
Güncelleme: 09.02.2024 - 18:29
259 kez okundu
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’dan “beklentisinin” olmadığını belirterek, “Ondan herhangi bir beklentimiz de yok.
Olması da mümkün değil. Kıbrıs konusunu zaten bilmiyor, 6 aylık süre içerisinde inşallah yapacağı temaslardan bu konunun ne olduğunu iyice saptayabilecektir.” dedi.
Ankara’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Ertuğruloğlu, ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulundu ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Türkiye’deki ziyaretlerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile temaslarda bulunduğunu kaydeden Ertuğruloğlu, Guterres’in Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Cuellar’ın Türkiye’deki temaslarının en güncel konuları olduğunu söyledi.
Ertuğruloğlu, 2017’de Crans Montana’da çöken müzakere sürecinin devamının mümkün olup olmadığı yönünde bir arayışın olduğunu dile getirerek, “Bu arayışın nedeni, Türk tarafının dik duruşunu yıpratmak, bizim güvenimizi sarsmak, bu oyunu görüyoruz.” diye konuştu.
Cuellar’ın ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin kendi siyasetlerinin başarıya ulaşması için böyle bir görevlendirmeyi talep ettiklerini anlatan Ertuğruloğlu, Rum tarafı BM tarafından devlet muamelesi gördüğü sürece “ortak zeminin” söz konusu olamayacağını, müzakere sürecinden hiçbir olumlu sonuç alınamayacağını vurguladı.
Ertuğruloğlu, “Kıbrıs sorununun çözülmesinden bahsediyor herkes, güzel, çözülsün ama önce Kıbrıs sorununun ne sorunu olduğunu öğrenelim. Yanlış teşhis koyulmuş bir sorunu çözmek mümkün değil. Yanlış teşhis koyduktan sonra da önereceğiniz hiçbir şey bu sorunu çözmeyecektir.” ifadelerini kullandı.
Bugün Rum tarafının Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin de KKTC’ye karşı kullanılan en büyük silahlardan biri olduğunun altını çizen Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türk’üne BMGK’nin 5 daimi üyesi ve AB haksızlık yapmaya devam ediyor.” dedi.
– “(BM Kıbrıs Şahsi Temsilcisi) Ondan herhangi bir beklentimiz yok”
Ertuğruloğlu, Cuellar’ın Kıbrıs konusunu bilmediğini aktararak, şunları kaydetti:
“Ondan herhangi bir beklentimiz de yok. Olması da mümkün değil. Kıbrıs konusunu zaten bilmiyor, 6 aylık süre içerisinde inşallah yapacağı temaslardan bu konunun ne olduğunu iyice saptayabilecektir. Ama BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin etki alanı içerisine girer ve gerçeklerle bağdaşmayan bir yaklaşım sergilerse bu sadece kendisinin inanılırlığını yıpratacaktır.”
AB’nin Kıbrıs sorununun tarafı olduğunu, bu hatanın da bilincine vardığını dile getiren Ertuğruloğlu, “Ancak AB’nin bunu düzeltebilecek kapasiteleri yok. AB’de karar mekanizması oy birliği gerektirir. Bir üye reddettiği takdirde karar alınamıyor. AB’nin yaptığı bu hatayı düzeltebilmesi için Rumların ve Yunanlıların oy vermeleri gerekiyor. Böyle bir olasılık söz konusu değil.” diye konuştu.
“Aynı Ada’da oluyor olmamız, geçmişte ortak olmuş olmamız, bizim Allah’ın emriymiş gibi mutlaka Rumlarla bir ortaklıkta bulunmamız gibi bir mecburiyetimiz olduğu anlamını çıkarmaz.” diyen Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:
“Gerçek bir ortaklık cumhuriyeti vardı. Ana vatanımız tarafından da garanti edilmiş bir ortaklık vardı. Bu ortaklığı hazmetmeyen, kabul etmeyen, kabul eder gibi görünüp mecburiyetten en müsait zamanında bozma kararları ile hareket eden bir Rum ortak vardı ki bozdular da. Dünya ne yaptı? Ortaklığı bozanı ödüllendirdi, ortaklıktan atılan, haksızlığa uğrayan tarafı, bizi bugüne kadar cezalandırıyor.”
Ertuğruloğlu, KKTC’nin TDT’ye gözlemci üyelik kararına imza atan üye ülkelerin gereğini yapmadığını belirterek, bu sıkıntıları yaşamaya devam ettiklerini belirtti.
Rum tarafının TDT’ye üye ülkelerde elçilikler açmaya başladığını kaydeden Ertuğruloğlu, “AB’yi bu ülkelerle ilişkilerde sonuna kadar kullanıyor.” dedi.
Ertuğruloğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın toplantılarında da kağıt üzerinde çok güzel kararlar alındığını vurgulayarak, bunların uygulandıklarını hiçbir zaman görmediklerine işaret etti.
– “Doğu Akdeniz Türk ulusunun davasıdır”
Doğu Akdeniz’in dünyanın en hassas noktalarından biri olduğuna ve büyük güçlerin burada çıkarları olduğuna dikkati çeken Ertuğruloğlu, “Biz Doğu Akdeniz’deki haklarımızı, hukukumuzu, Türk ulusunun bir hassasiyeti, bir meselesi görmeyeceğiz de bunların kendi ulusal çıkarlarını beslemeye çalışmalarına sempatiyle mi bakacağız?” diye sordu.
KKTC’nin tanınmasının ana hedefleri olduğunu belirten Ertuğruloğlu, “Doğu Akdeniz Türk ulusunun davasıdır.” dedi.
Ertuğruloğlu, BM Barış Gücü’ne ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“BM ile aramızda bir mutabakat olması gerekir. Eğer bizim topraklarımızda görev yapacaklarsa, bunda bizim onayımızın olduğunun ortaya çıkması lazım. Sözde Kıbrıs cumhuriyetinin mutabakatıyla gelip Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görev yapmalarının kabul edilir olmadığını söylemeye çalışıyoruz. Bu doğrultudaki girişimlerimiz devam ediyor.”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk’ünün egemen devlet sahibi bir halk olduğunun kabul edilmesinin anlamının, “Rumların Kıbrıs cumhuriyetinin temsilcisinin olduğu yalanının ortadan kalkması” demek olduğunu vurguladı.
– “Rum tarafının silahlanması
Ertuğruloğlu, İsrail’in Gazze’deki katliamına ilişkin “Hemen yanı başımızda bir soykırım yaşanıyor Gazze’de. Biz rahat rahat KKTC’de yaşıyoruz. Niye? Türk askerinin varlığından dolayı.” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin silahlanması konusuna da değinen Ertuğruloğlu, “Rum tarafının şunu iyice öğrenmesi gerekir. İstediği kadar silahlansın. Bu coğrafyada Türkiye’ye karşı askeri bir başarı sağlama şansı sıfır bile değil. Boşu boşuna para harcıyorlar. Boşu boşuna edebiyat yapıyorlar ve kendi halklarını uyutuyorlar. Akıllı olsalar Türkiye ile iyi ilişkiler içerisine girmenin yolunu bulurlar.” değerlendirmesini yaptı.
Geçitkale Havaalanı’na İHA ve Deniz Üssü projeleri ile Türkiye’den KKTC’ye kabloyla elektrik ve denizaltıyla su temini projelerinin son derece önemli olduğunun altını çizen Ertuğruloğlu, “Bunların hiçbiri Rumlara karşı bir silah olsun diye kullanılmıyor ama Rumlara karşı caydırıcı bir unsur olma adına ve Türk ulusunun güvenliğini tehlikeye sokmaya çalışacaklara bir cevap niteliğinde adımlardır.” diye konuştu.
– “Ana vatanımızın gücü kadar güçlüyüz”
Rum ve Yunan tarafının öngördüğü ortak zemin arayışının Crans Montana’da kopan müzakere sürecinin devamı olduğunu aktaran Ertuğruloğlu, “Bizim ana vatanla birlikte hareket etme dışında gideceğimiz bir yol yoktur. Ulusal dava dediğimiz işte aynen budur. Sadece bizim meselemiz değil Kıbrıs konusu. Bu yolda da ana vatanımıza sonuna kadar güveniyoruz. Ana vatanımızın gücü kadar güçlüyüz.” ifadelerini kullandı.
Hak etmedikleri bir şeyi talep etmediklerini ve kimsenin hakkına müdahale etmediklerini vurgulayan Ertuğruloğlu, “Ama bizim haklarımıza, bizim güvenliğimize, bizim varlığımıza, bizim statümüze müdahale edenleri, bunları inkar edenlere karşı da tabii ki mücadelemize devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
– Mülkiyet satışları
Ertuğruloğlu, en fazla üzerinde durduğu şeyin “toprağın satılmaması” olduğunu belirterek, “Leasehold-freehold ayrımının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mevzuatına getirilmesi gerekiyor. Üst kullanım hakkını, uzun süreli kira, onu verelim ama binanın üzerine inşa edildiği toprak, devlete kalsın veya kişinin malıysa kişiye kalsın. Alan yabancıya gitmesin.” görüşünü paylaştı.
Buna yönelik hukuki hazırlıkların ve çalışmaların yapıldığını kaydeden Ertuğruloğlu, üst kullanım hakkını, kira usulü uzun süreli kiralamanın bir sakıncası olmadığını dile getirdi.
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır. (0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş Yap
Henüz bildirimin bulunmuyor.