Küresel askeri harcamalarda 2023’te 2 trilyon 443 milyar dolarla rekor kırıldı

Raporda, 2023’te küresel askeri harcamaların geçen yıla göre reel olarak yüzde 6,8 artarak 2 trilyon 443 milyar dolara çıktığı belirtildi. Bu artışta, Avrupa, Afrika ve Orta Doğu’daki askeri harcamalardaki belirgin yükselişin etkili olduğu vurgulandı.

Rapora göre, küresel askeri harcamalar son 9 yıldır art arda yükselirken son 3 yılda rekor seviyelere ulaştı. Kişi başına düşen askeri harcama ise 306 dolarla 1990’dan beri en yüksek seviyede gerçekleşti.

Öte yandan, Türkiye’nin 2014-2023 dönemindeki askeri harcamalarının yüzde 59 arttığına dikkat çekilen raporda, ülkenin 2023’teki askeri harcamalarının bir önceki yıla göre yüzde 37 artarak 15,8 milyar doları bulduğu bildirildi.

SIPRI raporu ayrıca, geçen yılın en çok askeri harcama yapan beş ülkesini ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Suudi Arabistan olarak belirledi. Bu ülkelerin toplam harcamaları dünya askeri harcamalarının yüzde 61’ini oluşturduğu ifade edildi.

Raporda, 2023’te ABD’nin askeri harcamalarının önceki yıla göre yüzde 2,3 artarak 916 milyar dolara yükseldiği kaydedildi. Ayrıca, Avrupalı NATO üyelerinin askeri harcamalarının artış gösterdiği ve bu ülkelerin NATO içindeki toplam paylarının son 10 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 28’e ulaştığı belirtildi.

Çin’in harcamalarının da 2014-2023 döneminde yüzde 60 artış gösterdiği ve geçen yıl yüzde 6 artarak 296 milyar dolara çıktığı raporda yer aldı. Hindistan’ın harcamaları ise yüzde 4,2 artışla 83,6 milyar dolara yükseldiği belirtildi.

Rusya’nın askeri harcamaları 2023’te önceki yıla göre yüzde 24 artarak 109 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Rusya’nın GSYH’sinin yüzde 5,9’unu oluşturdu.

Ukrayna’nın askeri harcamalarındaki artış da dikkat çekiciydi; 64,8 milyar dolarla geçen yılın en yüksek yıllık harcaması kaydedildi ve yüzde 51 artış gösterdi. İsrail’in askeri harcamaları da yüzde 44 artışla 27,5 milyar dolara ulaştı.

SIPRI Askeri Harcamalar ve Silah Üretim Programı Kıdemli Araştırmacısı Nan Tian, geçen yılki artışın küresel güvenlik durumundaki bozulmaya tepki olarak geldiğini vurguladı. Bu süreçte, devletlerin askeri güce verdiği önceliklerin değişkenlik gösterdiği ve jeopolitik ortamın etkileriyle karşı karşıya kalındığına dikkat çekildi.