Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırıyoruz. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz. Veri politikamız ile ilgili aklınıza takılan tüm soruları iletişim formu üzerinden bizlere sorabilirsiniz.
Gündemi yakala, kullanıcıların ve yazarların haberlerini takip et!
Ekonomi
Portallar
Siyaset
Eğitim
Bizi Takip Edin
Yayın: 25.10.2023 - 08:37
Güncelleme: 25.10.2023 - 01:45
125 kez okundu
Sıla Usar İncirli, CTP Grup Başkan Vekili olarak katıldığı BRT’deki 14. Saat programında, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı’nın sosyal medya platformlarında yaptığı paylaşımlar hakkında bir soruya aşağıdaki şekilde yanıt verdi:
“Sayın Bakan, kendisini bir ‘influencer’ mı sanıyor? Hayır, sayın bakan, bir bakandır. Kendisini ciddiyete davet ediyorum. Sosyal medya üzerinden yapılan bu tür açıklamalar yetersizdir ve devlet ciddiyetine uymamaktadır. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümetinin bir üyesidir. Bu tür açıklamalar ülkedeki sorunların çözümüne katkı sağlamaktan uzaktır. Yeterli değildir.”
Sıla Usar İncirli, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’yı sosyal medya üzerinden takip etme konusunda aşağıdaki görüşleri dile getirdi:
“Aslında doğrusunu isterseniz, sayın Arıklı’nın Meclis’teki faaliyetlerini yakından takip ediyorum. Ancak sosyal medyayı takip etmeyi uygun bulmuyorum. Çünkü sosyal medya, sanal bir platformdur. Gerçeklik ise günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Gerçeklikten kaçınmamız gerekmektedir. Geceleri yattığımızda, sosyal medyanın büyüsüne kapılarak belki bazı konular hakkında görüş bildirme fırsatı buluruz, bu bize bir tür rahatlama sağlar gibi görünse de, ertesi sabah uyandığımızda gerçek yaşam bizi beklemektedir. Gerçeklik, gerçek insanlar ve gerçek yaşanmış hikayeler, tüm bunlar bizim için gerçekten önemlidir. Bu nedenle gerçek yaşamın, gerçek insanların ve gerçek hikayelerin üzerinde durmamız gerekmektedir. Gerçek sorunlara gerçek çözümler bulmak ve doğru bir yönetim oluşturmak için bu gereklidir. Sanal medya, bu tür sorunların çözümü için yeterli bir platform değildir.”
“Sahte reçete soruşturması” hakkında açıklamalarda bulunan Sıla Usar İncirli, şunları ifade etti:
“Sayın Gardiyanoğlu, henüz bakanlık görevine yeni başladığı bir dönemde oldukça cesur bir şekilde bu konunun üstüne gitme niyetini belirtti. Yolsuzluk ve vurgun iddialarıyla bu soruşturma sürecini başlattı. Ancak toplumun genelini rahatsız eden, kimse tarafından görmek istenmeyen görüntülerin ortaya çıktığı bir süreç haline geldi. Biz, kimin masum kimin suçlu olduğuna dair bir yargıda bulunma yetkisine sahip değiliz. Bu konu yargının sorumluluğundadır. Başlangıçta sessiz kalmamızın nedeni de budur.
Ancak, soruşturmanın hazırlıksız ve teknik olarak eksik bir şekilde başladığını gördük. Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği ve Kıbrıs Türk Tabipler Birliği ile işbirliği yapma çağrısında bulunduk. Tutuklamalar ve kelepçelemeler gerçekleşti ve bu konuda açıklamalarda bulunduk. Sağlık çalışanlarının kelepçelenmesi ve mahkeme önünde sıralanması ülkenin moralini oldukça bozdu. Bu soruşturmanın bu şekilde yürütülmesini doğru bulmuyorum. İşler daha iyi bir şekilde yönetilebilirdi, ancak görünüşe göre hükümet, siyasi bir kazanç elde etmek amacıyla “soruşturma yapıyoruz, sahtekarlıkları ve vurgunları ortaya çıkarıyoruz” şeklinde bir yaklaşım benimsemiş gibi görünüyor. Ancak siyasi kazanç elde etmek için bu yöntemlerin kullanılması doğru değildir. Önceliğimiz her zaman toplumun huzuru olmalıdır.”
“Hiçbir siyasinin, doktorlar ve eczacılar gibi sağlık çalışanlarının emeklerini ve itibarlarını zedeleme amacı taşıyan kararları kabul edemeyiz,” şeklinde konuşan İncirli, şunları ekledi:
“Aslında, mevcut durumu kurtarmak için ilaç sahtekarlığını bir çıkış noktası olarak gördüler gibi görünüyor. Hükümet, yolsuzluk konusunda oldukça zor bir dönemde bulunmaktadır. Kıb-Tek’te ihalesiz akaryakıt alımı ve AKSA sözleşmesi gibi meseleler hakkında herhangi bir açıklama yapamıyorlar. Ayrıca, 39 yıllık AKSA sözleşmesinin artık ülkenin merkezine oturduğunu ve bu sorunun çözümünün gelecek nesillere bırakıldığını belirtiyorlar.
Tam da bu dönemde, hükümetin dahil olduğu yolsuzluk olaylarının gündemde olduğu bir zamanda, ilaç meselesine bu şekilde odaklanmaları oldukça düşündürücüdür. Bu konuyu samimiyetsiz bir girişim olarak değerlendiriyorum. Siyasi kazanç sağlamak adına böyle şeylerin yapılması doğru değildir. Hekimlerin ve eczacıların yıllarca süren emekleri ve itibarları bulunmaktadır. Hiçbir siyasinin bu emekleri ve itibarları zedeleyecek kararlar almasını veya yetkilerini bu yönde kullanmasını kabul edemeyiz.”
Sıla Usar İncirli, CTP ve bağımsız vekiller olarak Türkiye’ye giriş izni alamayan Kıbrıslı Türklerle ilgili sundukları Araştırma Komitesi kurulması önerisinin hükümet tarafından reddedilmesini değerlendirdi ve şunları söyledi:
“Bu konu mutlaka çözülmelidir. UBP Grup Başkan Vekili Sayın Atun, hukuk yolu konusunda bir yaklaşım benimsemiş gibi görünüyor. Ancak bu yaklaşımı yetersiz bulduk. Türkiye Barolar Birliği’nin bir rehberi olduğunu belirtti. Ancak Türkiye’ye giriş izni alamayan yurttaşlarımızın kendi haklarını aramak için bu rehberi kullanmalarını tavsiye etmek yerine, KKTC hükümeti, yasama organı ve yürütmesi olarak kendi vatandaşlarına sahip çıkmalıdır. Biz UBP grubunun bu değerlendirmesini samimi bulmadık. Bu sorun artık uzun sürdüğü için bir an önce çözülmelidir. İki ülkenin bu konuyu ele alması ve istişare etmesi gerekmektedir. Ayrıca, bazı TC vatandaşı olan kişilerin KKTC’ye giriş izni alamadığına dair bilgiler de mevcut, bu konunun da dikkate alınması gerekmektedir.”
CTP Grup Başkan Vekili Sıla Usar İncirli, Kıbrıs sorununun çözülmeden ülkenin potansiyelinin tam olarak ortaya çıkamayacağını vurgulayarak şunları söyledi:
“Ülkenin tam potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için Kıbrıs sorununu çözmeliyiz. Bu sorun uluslararası hukukla ilgili bir meseledir ve doğru bir zemin gerekmektedir. Kıbrıs sorununu çözmedikçe, diğer tüm çabaların sonucu değiştirmediğine inanıyorum. Azerbaycan’a 2 bin kişi veya 200 kişiyle gitmek fark etmez. Elbette bu tür etkinliklerin bir yararı olabilir ve bu tür işbirlikleri önemlidir. Yakın zamanda Azerbaycan’da düzenlenen 5. Uluslararası Türk Dünyası Multipl Skleroz Kongresi’ne katıldım ve 6. kongrenin ülkemizde yapılacağı müjdesini de vermek isterim. Ancak ekonomik, sosyal ve kültürel konularda daha fazla işbirliğine odaklanabilmemiz için daha fazla şeye ihtiyacımız var. Eğer uluslararası hukukla sorunlarımızı çözemezsek, ne kadar sevilirsek sevelim veya hangi ülkeyi ne kadar sevdiğimize bakmaksızın, ilişkilerimizin istediğimiz seviyede sürmesi mümkün olmayacaktır. Bu gerçeği kabul etmek zorundayız.”
Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır. (0)
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş Yap
Henüz bildirimin bulunmuyor.