Atatürk’ün sofra keyfi: Tadı damakta kalan anılar

Mustafa Kemal Atatürk'ün sofra adabı ve beslenme alışkanlıkları, liderliğindeki Türkiye'nin modernleşme çabalarını yansıtan özel bir hikaye sunuyor. Atatürk, yemek masasını sadece Çankaya'da değil, aynı zamanda Dolmabahçe Sarayı'nda, Yalova'daki köşkte ve Florya Deniz Köşkü'nde de kurar, bu sofralarda dostları ve düşmanları ile buluşurdu.

Yayın: 10.11.2023 - 01:54

133 kez okundu

Atatürk’ün sofra keyfi: Tadı damakta kalan anılar

Kara Tahtası ve Not Defteri: Düşüncelerin Tebeşirle İfade Edildiği Sohbetler

Yemek masasının ilginç detayları arasında, bir kara tahta ve not defteri vardı. Misafirler, düşüncelerini tebeşirle kara tahtaya çizer, yazarak ifade ederlerdi. Bu özel detay, sofradaki muhabbetin sadece lezzetlerle değil, aynı zamanda fikir alışverişiyle de zenginleştiğini gösterirdi.

Kahvaltıda Sadelik: Beyaz Peynirli Yumurtalı Omlet ve Ayranın Keyfi

Atatürk’ün güne başlama ritüeli sadelikle doluydu. Akşam sofrasına geçmeden önce, güne başlamadan önce kahvaltısına göz atalım. Genellikle iki yumurtalı beyaz peynirli omleti favorisiydi. Bir dilim ekmek ve bir bardak soğuk ayran, Atatürk’ün kahvaltısının ana unsurlarıydı. Sigara ve sütlü kahvesi eşliğinde, güncel haberleri takip ederdi.

Öğle Yemeği: Askerlikten Kalma Alışkanlık Kuru Fasulye ve Pilav

Öğle menüsü de kahvaltı kadar sadeydi. Atatürk genellikle kuru fasulye ve pilav ikilisini tercih ederdi ve bu ikiliyi en sevdiği yemek olarak belirtirdi. Bu tercihini, “askerlikten kalma bir alışkanlık” olarak tanımlıyor, sıklıkla fasulyeyi her öğünde tüketiyordu. Yanında yoğurt ve ara sıra özel tercihleri olan ıspanaklı börek gibi lezzetlerle tamamlardı.

Akşam Sofrası: Düşünürlerin, Yazarların ve Sanatçıların Buluştuğu Zirve

Akşam sofrası adeta bir etkinlikti. Düşünürler, yazarlar, sanatçılar, bilim insanları ve siyasetçiler her akşam bir araya gelir, kahkahalar, düşünceler ve fikirler sofrada özgürce dolaşırdı. Sofra düzeni konusundaki titizliği, katılımcılar arasındaki dostluğu pekiştirirdi. 1919’dan 1938’e kadar Atatürk ile dostlukları süregelen Ali Kılıç, Atatürk’ün titizliğini şu şekilde tabir etmiştir: “Sofranın çok muntazam olmasını isterdi. Sofranın örtüsünde, tabaklarda, çatal bıçaklarda, bir çarpıklık olursa bizzat düzeltir; ondan sonra sofraya otururdu.”

İçkiyi Severdi Fakat Kontrolü Elinden Bırakmazdı

Atatürk’ün içki tercihi de zaman zaman gündeme gelmiştir. Ruşen Eşref Ünaydın’ın anısıyla belirtildiği gibi, Atatürk içkiyi sevdiğini ancak istediği zaman bırakabileceğini vurgulardı. “İçkiyi severim fakat istediğim zaman bunu keserim. Vazifem esnasında bir damlasını dahi ağzıma koymam. Vatan işlerine içki karıştırmam. İçki ve vazife ayrı şeylerdir”. Vazife esnasında içki içmeyen Atatürk, içki ve vazife arasında net bir çizgi çizerdi.

Nutuk: Millete Hizmet Aşkıyla Dolu Büyük Bir Vazife

Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında bir dönemi kapsayan ve Türk milletine seslenen “Nutuk” kitabı, onun liderliğindeki devrimlerin temelini oluşturan önemli bir eserdir. Kitap yazım aşamasında, Atatürk’ün üç ay boyunca içki içmediği ve vatan işlerine içki karıştırmadığı bilgisi de dikkat çeker. Atatürk, milletine hizmet aşkıyla dolu büyük bir vazifeyi yerine getirirken, içki alışkanlığını bir kenara bırakmıştır.

Yorum Yaz

Yorumunuz minimum 10 karakter olmalıdır. (0)

Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş Yap